Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), korkunç bir olayın deneyimlenmesi veya buna tanık olunması nedeniyle tetiklenen bir zihinsel sağlık durumudur. Semptomlar arasında geçmişe dönüşler, kabuslar ve şiddetli kaygının yanı sıra olayla ilgili kontrol edilemeyen düşünceler de bulunabilir. TSSB, kişinin normal yaşamını sürdürmesini engelleyebilir ve günlük işlevlerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, etkilenen kişilerin yaşamlarında ciddi zorluklara neden olabilir ve tedavi edilmediği takdirde uzun vadeli psikolojik sorunlara yol açabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Neden Olur?
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), kişinin gerçek veya ölüm tehdidi, ciddi yaralanma veya cinsel istismar, şiddet gibi travmatik bir olaya tanık olması, bununla karşılaşması veya bu olay hakkında bilgi edinmesi durumunda ortaya çıkabilir. Bu tür olaylar, kişinin hayatında derin etkiler bırakabilir ve travmatik deneyimlerin sonuçlarıyla başa çıkmak zorunda kalan birçok insanı etkileyebilir. Ayrıca, doğal afetler, savaş, terör saldırıları, kazalar veya şiddetli saldırılar gibi diğer travmatik olaylar da TSSB'ye neden olabilir. Kişinin yaşadığı travmanın şiddeti ve süresi, TSSB riskini etkileyebilir. Ek olarak, travma sonrası stres bozukluğunun gelişiminde kişisel faktörler, çocukluk dönemi travmaları, sosyal destek eksikliği ve stresle başa çıkma becerilerindeki zorluklar gibi çeşitli faktörler de rol oynayabilir.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), bireyin maruz kaldığı travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan ve genellikle tekrarlayan kabuslar, kaygı bozukluğu, huzursuzluk ve travma hatıralarını sürekli canlı tutma gibi durumlarla travma sonrası stres bozukluğu olarak kendini gösterbilir.
Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri nelerdir?
Travmatik olayın tekrarlayan, istenmeyen ve sıkıntı verici anıları, bazen o kadar canlı olabilir ki, kişi o anıları yaşadığı gün gibi hatırlar.
Geriye dönüşler, kişiyi travmatik olayın gerçekleştiği anın içine çeker ve sanki o an yeniden yaşanıyormuş gibi hissettirir.
Üzücü rüyalar veya kabuslar, kişinin uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir ve dinlenmesini engelleyebilir.
Travmatik olayı hatırlatan bir şeye karşı şiddetli duygusal sıkıntı veya fiziksel tepkiler, kişinin normal aktivitelerini yapmasını zorlaştırabilir ve yaşam kalitesini düşürebilir.
Travmatik olay hakkında düşünmekten veya konuşmaktan kaçınmaya çalışmak, kişinin travma ile yüzleşmekten kaçınmasına ve duygusal olarak uzaklaşmasına neden olabilir.
Travmatik olayı hatırlatan yerlerden, etkinliklerden veya kişilerden kaçınmak, kişinin sosyal ilişkilerini kısıtlayabilir ve yaşam alanını daraltabilir.
Kendisi, diğer insanlar veya dünya hakkında olumsuz düşünceler, kişinin genel yaşam memnuniyetini ve özsaygısını azaltabilir.
Geleceğe dair umutsuzluk, kişinin umutlarını ve hedeflerini kaybetmesine neden olabilir.
Hafıza sorunları, kişinin günlük işlevselliğini etkileyebilir ve iş, okul veya kişisel ilişkilerde zorluklara yol açabilir.
Yakın ilişkileri sürdürmede zorluk ve aileden veya arkadaşlardan kopuk hissetmek, kişinin sosyal destek sistemini zayıflatabilir ve yalnızlık duygusuyla başa çıkmasını zorlaştırabilir.
İlgi eksikliği ve olumlu duyguları deneyimlemede zorluk, kişinin zevk aldığı aktivitelerden uzaklaşmasına ve depresyon riskini artırabilir.
Duygusal olarak uyuşmuş hissetmek, kişinin duygusal tepkilerini deneyimleme yeteneğini etkileyebilir ve diğer insanlarla bağ kurma yeteneğini zayıflatabilir.
Tehlike hissine karşı sürekli tetikte olmak, kişinin güvenlik duygusunu azaltabilir ve ilişkilerde güvensizlik hissine yol açabilir.
Kendine zarar verici davranışlar, örneğin aşırı alkol tüketimi veya tehlikeli sürüş, kişinin sağlığına ve güvenliğine zarar verebilir.
Uyku problemleri, kişinin günlük işlevselliğini olumsuz etkileyebilir ve genel sağlık durumunu kötüleştirebilir.
Odaklanma zorlukları, kişinin iş veya okul performansını etkileyebilir ve günlük görevleri yerine getirmesini engelleyebilir.
Sinirlilik, öfke patlamaları veya saldırgan davranışlar, kişinin sosyal ilişkilerini zorlayabilir ve çatışmalara yol açabilir.
Ezici suçluluk veya utanç duyguları, kişinin kendine olan güvenini azaltabilir ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.
Travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) süresi, kişinin yaşadığı olumsuz deneyimin türüne, kişisel mizaç özelliklerine ve destek sistemlerine bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir. Bazı kişiler TSSB semptomlarını kısa süreli olarak yaşarken, diğerleri uzun süreli ve daha kronik bir şekilde mücadele edebilirler. Bazı insanlar içsel güçlükleriyle başa çıkma konusunda daha başarılı olabilirken, diğerleri bu konuda daha fazla zorlanabilir. Ancak, uygun destek ve kaynaklarla, birçok insan TSSB semptomlarıyla başa çıkabilir ve zamanla iyileşebilir.
Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde hayat üzerindeki kontrol duygusunu yeniden kazanmak önemli bir hedeftir. Bu tedavi genellikle psikoterapi ile başlar ve bazen ilaç tedavisi de dahil edilebilir. Bu tedavilerin birleştirilmesi, semptomların iyileşmesine yardımcı olabilir ve kişinin yaşam kalitesini artırabilir.
Tedavinin odak noktalarından biri, belirtileri yönetmek için gerekli becerileri öğretmektir. Kişi, travmatik deneyimlerle başa çıkma stratejilerini öğrenir ve bu stratejileri günlük yaşamında uygular. Ayrıca, kişinin düşünce kalıplarını ve inançlarını gözden geçirerek, kendisi, başkaları ve dünya hakkında daha sağlıklı ve dengeli bir şekilde düşünmesine yardımcı olunur.
Tedavinin bir diğer önemli yönü, semptomların tekrar ortaya çıkması durumunda başa çıkma stratejilerini öğrenmektir. Kişi, tetikleyici durumlarla karşılaştığında nasıl tepki vereceğini öğrenir ve duygusal olarak sakinleştirici teknikler gibi kendi kendine yardım yöntemlerini uygular.
Ayrıca, travmatik deneyimlerle ilişkili diğer sorunları da ele almak önemlidir. Bu nedenle, depresyon, anksiyete veya alkol veya uyuşturucu kötüye kullanımı gibi eşlik eden sorunlar da tedavi edilir.
Mizaç temelli psikoterapi, kişinin mizaç özelliklerine odaklanarak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesine ve kendine yönelik başa çıkma stratejilerini geliştirmesine yardımcı olur. Kişi, kendi doğal eğilimlerini tanıyarak ve bu eğilimlere uygun stratejileri kullanarak daha etkili bir iyileşme süreci yaşayabilir.
Elbette edebilir, terapinin online olması görüşmenin sadece tekniği ile ilgilidir. Terapinin etkinliği terapistin bilgi, tecrübe ve niteliğine bağlıdır. Psikoloji.app uzmanları olarak sizlere her zaman destek olmaktan mutluluk duyarız.