Ebeveynlik nedir? Ebeveynlik stilleri nelerdir?
Ebeveyn; bireyin yaşamında döllenme ile başlayarak, yaşamının sonuna kadar etkisini devam ettiren, çocuğuna birincil bakım veren, genetik aktarımlarını, içsel faktörlerle sahip olduğu (yaş,zeka, cinsiyet vb)deneyimlerini ve dışşal koşullardan (eğitim, aile yapısı vb) etkilenerek edindiği süreçleri çocuğuyla paylaşan kişi/kişilerdir.
Çocukların aileleriyle kurduğu ilişki ve ilişkinin şekli gelişimleri için çok önemlidir. Ebeveynler çocuklarına karşı şefkatli ve sıcak bir yaklaşım içinde olduğunda, çocuklarından beklentileri, çocukla iletişimi ve disiplini, ebeveynlerin tutumları; ebeveyn çocuk bakımı tutumlarını oluşturur.
Diana Baumrind e göre; 1967 yılında ortaya koyduğu ebeveyn tutumları türleri; hoşgörülü ebeveyn, baskıcı ebeveyn, otoriter ebeveyn olarak üç gruba ayırmıştır.
Hoşgörülü ebeveynler
Hoşgörülü ebeveynler, çocuğun isteklerine yönelik davranışları hiçbir kaygı duymadan kabul etme ve onaylama yaklaşımına sahiptir. Bu ebeveynlerin çocuk bakımıyla ilgili yeteneklere sahip olmasına rağmen, çocuklarının davranışlarını kontrol etme becerileri daha düşük olabilir. Çocuğa aşırı özgürlük ya da daha düşük özgürlük verirler böylece çocuklarından daha düşük beklentilere sahipken disipline edememektedirler. Çocukların davranışları akranlarına ya da yetişkinlere zarar verici olsa da, çocuklar bunu kabul etmeyebilir ve çocuğu kurallara uymaya ikna edemeyebilirler. Ebeveyn tutumunun hoşgörülü olması, çocuğun gelişiminde ihtiyacı olan pozitif sınırları, kendini koruması ve geliştirmesi için gerekli olan duygu, düşünce ve hareketi geliştirmesi için gerekli olan sınırlar, geliştirememesine sebep olabilir. Çocukların bireyleşme sürecinde kendi davranışlarını düzenleyebilmeleri için gerekli olan sınırları oluşturmayan ebeveynlik tutumlarını içerir. Bu ebeveynlik yaklaşımı, çocukların gelişiminde hoşgörülü gibi görünen ebeveyn tutumları, çocukların gelişiminde ihmalkar yaklaşımları beraberinde getirebilir.
Otoriter ya da baskıcı ebeveynler
Otoriter ya da baskıcı ebeveynler, çocuklarının davranışlarını katı kurallar ve sınırlamalarla kontrol eder. Aslında aşırı otorite seviyesi ve bolca kontrolcülük içeren bir ebeveynlik yaklaşımı diyebiliriz. Çocukları takdir etme ile ilgili davranış tutumları görülmez aksine yapılmaması gerekenlere karşı sürekli olarak uyarma, sözlü ve sözsüz uyaranlar içeren davranışlar izler. Otoriter ebeveynler için değerli olan, çocuğun mevcut kurallara uyması, çocuğun herhangi bir soru sormadan itaat etmesini beklediği bir yaklaşım içerir. Çocuğa karşı müdahale ve sınırlama davranışlarının olduğu bir ebeveynlik sürecidir. Çocuğun istek ve ihtiyaçlarının önemsenmediği, çocuğun gelişiminde ihtiyaç duyduğu nesneye bakılmadan pozitif sınırların olmadığı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım şekli çocuğun psikolojik, nörolojik ve sosyolojik anlamda gelişmesinden ziyade, çocuğun gelişiminde hayır diyemeyen ve sadece yönergeye bağlı kalarak gelişen bir kişilik şekli geliştirmesine sebep olabilir. Ebeveynin otoriter tutumu, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını ve isteklerini ifade edememesine sebebiyet vererek duygusal gelişiminde immatür( olgunlaşmamış) bir şekilde yaşamını devam ettirmesine sebep olabilir. Ebeveynlerin yaklaşım şekli, çocukların kişilik gelişimindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarına karşı yaklaşımlarında tamamen onların dinamiklerini gözeterek onlarla ilişki kurması daha sağlıklı bir kişilik geliştirebilmeleri için zemin oluşturur.
Demokratik ve güvenilir ebeveynler
Demokratik ve güvenilir ebeveynler (sözünü geçirir )çocuklarını sözel ve fiziksel ifadelerle destekler. Çocuklarıyla ilgilenip hassas ve yakın ilişkiler kuran yaklaşımlar ortaya koyarlar. İşbirlikçi yaklaşımları vardır. Bu ebeveynlerin beklentileri genellikle çocuklarının yeterlilikleri ve yetkinlikleriyle ilgilidir. Çocuklarının istek ve ihtiyaçlarının farkındadır ve bu fiziksel, duygusal, bilişsel tutumlarına saygı gösterirler. Çocukları büyütürken çocukların gelişiminde ihtiyaç duyduğu ilgi, sevgi, şefkat ve saygıyı çocuklarına vererek gelişimine katkı sunan ebeveynlik şeklidir.
Dokuz Tip Mizaç Modeli’ne göre ebeveynlik
Dokuz Tip Mizaç Modeli’ne göre ebeveynlik stilleri değerlendirildiğinde; ebeveynler kendi mizaç tiplerine ve çocukların mizaçlarına göre süreci geçirdiği zaman, çocukların hem psikolojik gelişimlerine hem de kişilik gelişimlerine büyük ölçüde katkı sunabilirler. Modele göre her birey doğduğu andan itibaren belirli bir motivasyon ile dünyaya gelir. Dokuz Tip Mizaç Modeli’ne göre bireylerin algıları, istekleri, ve eğilimleri mizaç tipinin var oluşsal motivasyonuna göre değişiklik göstermektedir. Ebeveyn ve çocuk ilişkisinde bu motivasyon önceliklendirilerek ilişki kurulduğunda gelişim sürecinde çocuğun potansiyelini açığa çıkarmak ve kişilik gelişiminde ebeveyn tutumlarının dinamiğinde bireylerin mizaç otomatizmaları vardır. Ebeveynlik stilleri bireylerin mizaç tiplerine göre açığa çıkar diyebiliriz. Dokuz tip mizacın, ebeveynlik tutumlarına baktığımızda her birey öncelikli olarak kendi motivasyonlarından yola çıkarak örneğin; kusursuzluk arayışı, sevgi dolu, imajinatif, bilgi dolu ya da güven odaklı bir ilişki kurarak ebeveynliklerini deneyimlediklerini görüyoruz. Bir örnekle açıklayacak olursam, çocuğunu kusursuz bir şekilde büyütmeye çalışan DTM1 Kusursuzluğu Arayan Mizaç tipindeki bir ebeveynin, DTM2 duyguları hissetmeyi arayan mizaç tipinde bir evladı olduğunda onun duygusal arayışını açığa çıkaracak ve destekleyecek bir yaklaşım içinde olmadığında, çocuğun psikolojik gelişiminde ve kişilik gelişiminde kendini bastırarak devam ettiği bir süreç olabilir. Yukarıda anlatılan baskıcı ebeveyn tipleri bu şekilde açığa çıkabilir.
Ebeveynlik, bireylerin yaşamlarında edindiği bir roldür. Ebeveynliği yaşayabilmek için bir taraftan da bireylerin ebeveynlik rolünün gerekliliklerinin altına girmesi gerekir. Kendi motivasyonlarına göre çocukla bireysel ilişki kurulduğunda ihtiyaçlar ve istekler gelişimsel boyutta değerlendirildiğinde bireysel boyutta kalmaktadır. Çocuğun ihtiyacı olan hem bireyin motivasyonu hem de ebeveynlik rolü. Bu yüzden çocukların; duygusal, eylemsel ve bilişsel gelişim süreçlerinde ebeveynlerin kendi algılarını yönetmeleri önem kazanmaktadır.
Hem çocuğun gelişimi için gerekli uygun ortam ve koşulları kendisine ve çocuğa sağlamış olur hem de ebeveynliğin sadece kendine göre yaşamamış olur. Ebeveynlik; bireylerin otomatik olarak yaşamına devam ettiği süreç içinde şefkati, saygıyı, sevgiyi, güveni ve koşulsuz kabulü barındıran kıymetli rollerden bir tanesidir. Bu yüzden ebeveynliği deneyimlerken sürecin için de sadece çocuğunuzu ve kendinizi yaşayarak geçirirseniz “an” dan alacağınız huzur tartışılamazJ
Kullanıcılar, tıbbi veya psikolojik tavsiye için her zaman bir uzmana danışmalıdır. Bir sağlık probleminiz varsa veya risk altında olduğunuzu düşünüyorsanız, lütfen derhal yardım alın.